Amasya (Hakmiş, Amaseia, Amasia) Adı ve Arkeolojisi
Makale: Özhan Öztürk
İris nehri kıyısında kurulup, çağlar boyu topografik konumu değişmeyen Amasia veya şimdiki adıyla Amasya kenti, tarihçi Strabon’un vatanı , Pontus prenslerinin ikametgâhı ve Domitian dönemine dek Roma İmparatorluğu’nun serbest kentlerinden birisidir. Amasia kentinin Hakmiş, Hakpiş, Hakpissa adlarıyla bilinen Hitit yerleşimiyle ilişkili olduğu sanılmaktadır.
Yerel söylenceye göre şehir “Amas, Amis” adlı birisi tarafından kurulmuştur .
“Bu şehri yapan, devr-i evailde, Amis’dir
Dirler ki, Amasise dahi namı enisdir
Şair didi, Elmasya’dan hazfi selisdir
Elması çıkarmış gibi, ahcar-ı Amasya”.
Derviş Ahmed Efendi, “Câmiu’d Düvel” adlı eserinde Amasya kentinin “Heykanya krallarından Amesus b. Armayus b. Ermeynak b. Tucrem b. Cümer b. Yafes b. Nuh (a.s.) tarafından” kurulduğuna dair bir Ermeni söylencesini de aktarmıştır . Amasya adına ilişkin bir diğer söylence ise daha önceden Harşene olmasına karşın Danişment hükümdarı Ahmed Gazi’nin eşi Ümmüasya’nın adının kente verildiği zamanla Amasya’ya dönüştüğüdür. Bununla birlikte Târîh-i Âl-i Danişmend’de Ahmet Gazi’nin eşinin adı Gülnüş Banu olarak geçmektedir ve Ümmüasya adlı bir isim zikredilmemektedir. Amasia kentinin mitolojik kurucusu Amis veya Amisos’un bugünkü Samsun kentinin atası antik Amisos ile ilişkili olduğunu sanıyorum.
Kentin adı Hadrian döneminde (117-138) ” Amaseia Hadriane” Septimius Severus (193-211) ile Caracalla (211-217) dönemleri arasında “Amaseia Severiane Antoniane” Severus Alexander döneminde (222-235) ise Amaseia Severeia Alexandreia olarak değiştirilmiştir. Osmanlı döneminde de Amasya’nın isim bolluğundan nasibini aldığı görülmekte olup, Abdizade Hüseyin (1869-1939), Amasya şehrinin tarih kitaplarında, şer’iyye sicillerinde, ilmi ve tasavvufi icâzetnamelerde aşağıdaki isim ve sıfatlarla anıldığını belirtmiştir :
* Medînetü’l-Hükemâ: Akıl ve Hikmet sahiplerinin şehri
* Bağdâdü’r Rûm: Anadolu beldelerinin Bağdad’ı
* Rûmiyye-i Suğrâ: Küçük Roma
* Ermeniyye-i Kübrâ: Büyük Ermeni şehri
* Hısnü’l-Mir’at: Aynalı kale
* Kıbbetü’l-Ulemâ, Türbetü’l Evliyâ: Âlimlerin merkezi ve evliyanın toplandığı ve defn edildiği yer
* Dârü’n-Nasr: Nusret ve Zafer yurdu
* Dârül’l-İzz: İzzet ve saadet yurdu
* Dârü’l-Fütûh: Fetihlerin hareket noktası
* Kasru’s-Selâtîn: Padişahların köşkü
Amasya Arkeoloji
Amasya ili Merkez ilçede Örenler, Göynücek ilçesinde Ayvalıpınar I ve Ayvalıpınar II, Merzifon ilçesinde Oymağaç-Kalebaşı, Karatepe, Büyük Küllük Tepe, Küçük Küllük Tepe, Akkaya, Elma Tepesi, Körceviz, Kızkayası, Alacapınar Tepe, Dericik I, Civektepe, Onhoroz Tepe, Aliağa Pınarı, Gümüşhacıköy ilçesinde Karacaören I, Kaleciktepe ve Çaltepe, Hamamözü ilçesinde Karataş ve Yeniköy ve Suluova ilçesinde Yoğurtçubaba Tepesi, Samsun ili Ladik ilçesinde Sarıgazel, Salur-Yüktepe ile Havza ilçesinde Sivri Tepe höyüklerinde erken demir çağına tarihlenen bulgular ele geçirilmiştir. Merkez ilçede Oluz Höyük, Merzifon ilçesinde Alıcık Höyük, Alacapınar Tepe, Delicik Tepe, Samadolu Höyüğü, Göynücek ilçesinde Gediksaray Höyüğü’nde elde edilen bulgulardan Kalkolitik Çağ’da bölgede insan yerleşiminin sürdüğü ve Merkez ilçeye bağlı Mahmatlar Höyüğü’nde bulunanlardan ise Amasya’nın Orta Tunç Çağı’nda Hatti uygarlığı sınırları içerisinde yer aldığı anlaşılmıştır. Suluova ilçesinde Kümbet Tepe, Yoğurtçubaba, Dereağıl Tepesi, Gözdere Höyük, Ahuri ve Söbe Dede Höyük ve Amasya ilinin güneybatısında yer alan Doğantepe, Oluz Höyük ve Ayvalıpınar Höyüklerinde Orta ve Geç Tunç Çağı yerleşmeleri (MÖ 2000-MÖ 1190) Suluova bölgesinde Kümbet Tepe, Dereağıl Tepesi, Yoğurtçubaba Tepesi, Gözdere Höyük, Ahuri, Kayacık, Söbe Dede Höyük, Ayrancı Üyük Mevkii ve Mezarlık Tepe’de Demir Çağı (MÖ 1190-330) yerleşimlerine rastlanmasının bölgede yerleşimin süreklilik arzettiğini göstermektedir. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şevket Dönmez, 200 m’yi aşan çapları ve 10-15 metrelik yükseklikleri olup, MÖ 2.000’lerde iskân edildiği anlaşılan bu yerleşmelerin Hititler’in Kaşkalar’a karşı askeri amaçlarla kurduğu ileri karakollar olduklarını iddia etmiştir ki bu durum benim Argoma ve Bergoma yerleşimlerin etimolojilerine ilişkin teorimi doğrulamaktadır.
Özsait, Erken Demir Çağı’na tarihleyip, Kaşkalar ile ilişkilendirdiği çömlek parçalarını Boğazköy-Büyükkaya çömleklerine benzetmişse de Dönmez bu teoriye karşı söz konusu örneklerin Orta ve Geç Demir Çağı bulgularından farkı olmadığını bildirmiştir . Kalkolitik Çağ’a ait Amasya çömlekleri gri-siyah kilden yapılmış olup, açık kahverengi parlak bir kabuk tabakasına sahipken birkaçı içte kırmızı dışta siyahtır. Özsait’in Aşıtepe’de bulduğu çakmaktaşı parçaları ve taş işleme aletleri bu bölgenin zamanında üretim ve dağıtım merkezi olduğunu göstermektedir. Amasya’da 109 Erken Bronz çağ yerleşimi bulunmuş olup, bunların 77’si tepe, 33’ü doğal mağara, 3’ü düz yerleşim, 2’si tümülüstür. Orta ve Geç dönem Bronz Çağı yerleşim sayısı ise 26 olup, bunlardan 13’ü doğal tepelerde, 8’i tepelerdedir geri kalanı henüz tanımlanmamıştır.
Harşena Kalesi ve Kızlar Sarayı kazı çalışmaları İstanbul Üniversitesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle 2009 yılında başlamış olup, kazılarda Erken Demir Çağı’ndan başlayarak Osmanlı döneminde dek devam eden çeşitli keramik örnekleri, madeni eşyalar, sikkeler, kemikler, cam eşya kırıkları, bilezik ve lüle parçaları bulunmuş, top kulesi mevkinde depo amaçla kullanıldığı sanılan ve Osmanlı dönemiyle ilişkilendirilen bir tandır ve ocak açığa çıkarılmıştır .
Amasya’nın Toklucak köyü civarındaki ovada yer alan Oluz Höyük’ün Helenistik döneme tarihlenen ilk mimari tabakası 2007 yılında Ş. Dönmez tarafından kazılmış ve askeri amaçlarla kullanıldığı sanılan bir konak, ikisi Apameia’ya ait 10 adet sikke ile 1 bronz miğfer bulunmuş, yapı IV. Mithridates dönemi ile ilgili olarak keşfedilen ilk mimari yapı olarak önem kazanmıştır . Höyüğün 2. Mimari tabakası 2009 yılında kazılmış, yarı işlenmiş taşlarla inşa edilmiş bir yol kalıntısı bulun-muş, saray olduğu sanılan bir yapı kompleksine ulaştığı sanılan yol “Kült yolu” olarak adlandırılmıştır. MÖ 5. yüzyıla tarihlenen 3. Mimari Tabakada Akhamenid mühürleriyle benzerlik gösteren mavi camdan bir mühür ele geçirilmiştir. MÖ 6. yüzyıla tarihlenen 4. Mimari tabakada Geç Frig dönemine ait kerpiç yapı kalıntısı, Hitit dönemiyle ilişkilendirilen 7. Mimari tabakada ise pişmiş topraktan çanak çömlek parçaları elde edilmiş, bölgede insan yerleşiminin MÖ 4500’lere dek uzandığı ve süreklilik arz ettiği ortaya çıkmıştır.
Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016
Amasya Tarihi Konulu Makale Serim
Amasya (Hakmiş, Amaseia, Amasia ) Adı ve Arkeolojisi
Amasya Tarihi: Antik Çağ ve Roma Dönemi
Amasya Tarihi: Selçuklu dönemi ve Eretna Beyliği dönemi
Amasya Tarihi: Milli Mücadele Dönemi ve Cumhuriyet Dönemi
Amasya Merkez İlçe: Tarihi Eserler
Suluova (Argoma), Göynücek ve Gümüşhacıköy (Amasya)
Pontus Devleti ve Mithridates Makale Serim
Pontus Devleti ve Mithridates Hanedanı Tarihi
Mithridat Savaşları: Roma’nın Anadolu’yu İşgali